Bilgi Merkezi


Kim Bu Hindi?

Hindinin Latince adı Meleagris Gallopava’dır. Meleagris sözcüğü Latincede “Afrika Tavuğu” anlamına gelmektedir. Gallopava ise yine Latincede horoz anlamına gelen “gallus” ve tavuskuşu anlamına gelen “pavo” kelimelerinin bileşiminden oluşur (DEFRA, 2007).

Hindi genellikle tavukla ilişkilendirilse de sülün ve keklik ile daha yakın akrabadır. Hindi Amerika kıtasına özgü bir hayvandır. Vahşi hindilerin habitatlarını ABD’nin güneyi ile Meksika sınırları içinde bulunan; deniz seviyesinden 2000 m yüksekliğe, yağmur ormanlarından  çöllere, ılıman iklimden tropik iklime kadar büyük çeşitlilik gösteren bir coğrafya oluşturmaktadır. Vahşi hindiler doğal ortamlarında, ormanlık ve çayırlık alanlarda yaşamayı tercih ederler. Bulundukları ortama adaptasyonlarını sağlayan koyu renk tüyleri bulunur (NRC, 1991).  

Diyet yelpazeleri oldukça geniştir. Yeşillikler, meyveler, tohumlar, kabuklu yemişler, çimler, dutsu bitkiler, soğanlıbitkiler, böcekler, tırtıllar, salyangozlar ve yılanlar hindilerin besinleri arasındadır. Üreme davranışları mevsimsellik gösterir. Üreme davranışlarının başlaması için en az 12 saat gün  ışığı gereklidir. Vahşi hindiler geceleri ağaçların alçak dallarında tüneme davranışı sergilerler. Vahşi hindilerin 270˚’lik geniş görüş alanları ve son derece gelişmiş duyma yetenekleri vardır. Kısa mesafelerde 90 km/s’e ulaşan hızlarla uçabilen vahşi hindiler, ayrıca 40 km/s hızla koşabilme yeteneğine de sahiptirler (NRC, 1991; Anonymous, 2004). 

Vahşi hindilere ait ilk bulgulara M.Ö. 8000’li yıllarda ulaşılmıştır. Hindiler günümüzden yaklaşık 2000 yıl önce evcilleştirilmiş, Amerikan yerlileri tarafından MS 1000’li yıllara kadar avlanmıştır. Hindi tüyleri yerliler tarafından tören kıyafetlerinde ve okbaşlarında kullanılmıştır (DEFRA, 2007). 

Amerika kıtasındaki ilk kâşiflerin hindiyi geri dönüş yolculuklarında yanlarına alarak Avrupa’ya götürdükleri muhtemeldir (Hall, 1996; Anonymous, 2004; NTF, 2007b).  İngiltere’de ilk hindi yetiştiriciliğinin 1524’de, Almanya’da 1530’da, Fransa’da 1540 yılında başladığına dair kayıtlar bulunmaktadır. Bu bulgular hindinin Yeni Dünya kâşiflerince Avrupa’ya taşındığı görüşünü kuvvetlendirmektedir. Avrupa’da hindi eti kısa sürede popüler hale gelerek kraliyet mutfaklarında kendine saygın bir yer edinmiştir. Fransa Kralı IX. Charles’ın 1570 yılında düğün töreninde Avusturya Prensesi Elizabeth’e hediyelerinin arasında hindinin de bulunması o dönemde hindi etine verilen değeri göstermesi bakımından önemlidir. Yine aynı yıllarda hindi, İngiltere’de Noel menülerinin değişmez bir parçası olmaya başlamıştır (Raloff, 2003). 

Hindiye Dünya'da yaygın olarak kullanılan ve Türk kuşu anlamına gelen “turkey” adının niçin verildiği kesin olarak bilinmemekle birlikte, bu konuda pek çok görüş öne sürülmektedir. Erkek hindilerin kırmızı uzun ve geniş gerdanıyla yeniçerilerin kırmızı uzun başlıkları arasındaki benzerliğin bu ismin verilmesine neden olabileceği, öne sürülen fikirlerden biridir (Raloff, 2003; DEFRA, 2007). Amerikan yerlilerinin kendi dillerinde hindi anlamında kullandıkları “firkee” sözcüğünün nüans olarak “turkey” kelimesini çağrıştırdığına, yine Cristoph Colomb tarafından Hindistan’ın Tamil bölgesinde sülün için kullanılan “turka” adını hindiye verdiğine dair ispatlanamamış iddialar bulunmaktadır. İspanya’da yaşayan Yahudilerin bu kuş için, tavuskuşuna benzerliği nedeniyle kendi dillerinde tavuskuşu anlamına gelen, “tukki” sözcüğünü kullanmalarının da ismin günümüzdeki kullanımına dönüşmüş olabileceği iddia edilmektedir (Raloff, 2003). Konuyla ilgili diğer bir görüşde, 16 yy’da Akdeniz’de gemileriyle ticaret yapan ve Türk olarak tanınan tacirlerin (Türk asıllı olmasa da), genelde sattıkları ürünler içinde hindi bulunuyor olması ve bu nedenle de bu kuşlara Türk kuşu adı verildiğidir (DEFRA, 2007). 

Günümüzde Dünya'da kabul gören sekiz hindi varyetesi bulunmaktadır: Siyah (Black), Bronz (Bronze), Narragansett, Beyaz Hollanda (White Holland), Slate, Bourbon Kırmızısı(Bourbon Red), Beltsville Küçük Beyazı(Beltsville Small White) ve Kraliyet Palmiyesi (Royal Palm). 

1950’lerin başında Geniş Göğüslü Bronz ile Beyaz Hollanda arasında çaprazlama çalışmalarına başlanmış iki varyetenin de ticari bakımdan olumlu özelliklerini taşıyan Geniş Göğüslü Beyaz (Broad Breasted White) ya da diğer adıyla Geniş Beyaz (Large White) 1960’larda elde edilmiştir. Geniş Beyaz’ın geliştirilmesi, Bronz varyetelerinin ticari piyasadan tamamen çekilmesine neden olmuştur. Hâlihazırda bu varyete, hindi eti endüstrisinin yegâne hâkimi konumundadır .(Dohner, 2001; ALBC, 2007). 

Hindi eti “beyaz et” ve “koyu et” olarak adlandırılan, besin madde bileşimi birbirinden farklı iki temel grup altında kategorize edilmektedir. But, baget ve uyluk etleri “koyu et” sınıfını oluştururken, göğüs eti başta olmak üzere kanat, hindi fileto gibi diğer etler ise “beyaz et” grubuna girmektedir. Bütün bir hindinin yaklaşık %70’i beyaz etten %30’u da koyu etten oluşmaktadır. Beyaz et, koyu ete oranla daha düşük kalori ve yağ ihtiva ettiği için ABD ve AB gibi sağlıklı beslenme ilkeleri konusunda daha bilinçli ülkelerde hindi beyaz eti, koyu ete tercih edilmektedir. Ancak Türkiye, Çin ve diğer Asya ülkelerinde daha lezzetli olduğu için koyu et, beyaz ete göre daha çok tercih edilmektedir.

Tablo 1: Yağları traşlanmış, bir porsiyon (85 g) pişmiş etteki besin madde bileşimleri (NTF, 2008a).

Kalori

Yağdan Gelen Kalori

Toplam Yağ (g)

Doymuş Yağ (g)

Kolesterol ( mg)

Sodyum ( mg)

Protein ( gr)

Demir %

Hindi Göğüs Eti

120

10

1,0

0,0

55

45

26

8

Piliç Göğüs Eti

120

15

1,5

0,5

70

65

24

4

Sığır Eti Biftek

180

70

8,0

3,0

65

60

24

10

Dana Kuşbaşı

130

25

3,0

1,0

90

60

24

4

Koyun Bel

180

80

8,0

3,0

80

70

25

10

Tablo 1 ‘de hindi göğüs etinin kırmızı etlere göre daha az kalori içerdiği, toplam yağ, doymuş yağ ve kalori miktarı en düşük olan ürün olduğu görülmektedir. Yine sağlıklı yaşam için doktorlar tarafından fazla tüketilmesi sakıncalı görülen Sodyum (Na)’unda hindi etinde diğer etlere göre daha düşük oranda bulunduğu görülmektedir. Etlerin protein içeriği arasında dikkat çekici bir fark bulunmamakla birlikte hindi göğüs eti, piyasada pazar payına sahip et ürünleri arasında, en yüksek protein içeriğine sahip et ürünleri olarak görülmektedir.

Kaynak: Sipahi, C. – Entansif Hindi yetiştiriciliği İşletmelerinde Karlılık ve Verimlilik Analizleri- 2010 

E-Bülten Kayıt Olun

Duyuru ve haberlerimizi takip etmek için e-bültenimize kayıt olunuz.