Endüstri 1.0 (1700‘ ler- Aletten makinaya su gücü) İlki Sanayileşmenin de başlangıcı kabul edilen, İngiltere’ de ortaya çıkıp önce kıta Avrupasına, sonra da tüm dünyaya yayılan fabrika üretiminde aletli üretim yerine makinalı üretimin (manifactura) geçtiği devrimdir.
Suyun gücünden faydalanılan ilk mekanik tezgahlar bulunmuş, buhar gücü gittikçe daha fazla kullanılmaya başlanmış ve insan gücünden daha yüksek güce sahip makinaların kullanımı ile çeşitli araçlar geliştirilmiştir.
Bu dönem; 1700‘ lü yılların sonlarında İngiltere’ de James Watt’ ın buharlı kondansatörü bularak aynı yakıtla dört kat enerji tasarrufu yapan üstelik hacmi olağanüstü küçülen buhar makinasının buluşuyla başlayan ve tekstil ağırlıklı sanayi devrimiydi.
Endüstri 2.0 (1900’ ler – Kitlesel tüketim döneminde toplu üretimde elektrik gücü) için kabul gören başlangıç ise ilk olarak Henry Ford’ un otomobil fabrikasında uygulanan ve özellikle II. Dünya Savaşı sonrası dönemde harcamacı politikaların da etkisiyle yaygın olarak benimsenen kitlesel üretim çağı olmuştur. Bu dönem Fordizm olarak da anılmaktadır. Bu dönem üretiminin karakteristik özelliği kayan bant sisteminin varlığıdır. Rekabetteki yoğunlaşma ve tüketici tercihlerindeki çeşitlenme Fordizm' in sunduğu tek kalıp üretimi zorlamaya başlamış ve nihayetinde 73 petrol krizi sonrasında bu sistem çökmüştür.
Bir et fabrikası üretim bandında elektrik enerjisiyle çalışan ilk motor kullanılmış ve bu motorun seri üretimine geçilmiştir.
1900’ lerin başında Amerika’da otomativ sektöründe Henry Ford tarafından uygulanan seri üretim bantlarının geliştirilmesi ile Ford; 850 dolar olan T model arabasını 375 dolar gibi rakama indirerek çok kısa zamanda olağanüstü bir satış grafiği elde etmiştir. Diğer yandan buna paralel olarak büyük bilim adamı Nikola Tesla’ nın alternatif akımı bulması ve AC motoru geliştirmesi ile belki de dünyanın kaderini değiştiren bir değişimi başlatmıştır.
2.0 dünyayı değiştirmişti. Enerji kaynağı değişmişti ancak enerjiye ihtiyaç halen devam ediyordu. Sanayi devrimini bize hediye eden İngilizler' in, 1. Dünya savaşı zamanında dönem Başbakanı tarafından söylenmiş olan ‘’Bir damla petrol bir damla kandan daha önemlidir ‘’ cümlesinin geçerliliğini biz 2. Dünya Savaşı' nda ülkelerin enerji kaynakları, ulusal çıkarlar için savaşmasında görmekteyiz. Savaş gereği ihtiyaç duydukları silah, teçhizat ve mühimmatlar için 2. Sanayi Devrimi' nde yapılmış olan fabrikalar kullanıldı. Değişim devam ediyordu, sadece enerji yetmeyecekti. Enerji gibi insan faktörüne de ihtiyaç bulunmaktaydı.
Endüstri 3.0 (1970’ ler – Post Fordizm, Esnek ve Programlanabilir Üretim) Bir sistem çökerken diğerinin de tohumları atılıyordu; 1968 yılında ilk kez geliştirilen programlanabilir makinalar 3. Sanayi Devrimi' nin de hazırlayıcısı oldular. Bu dönem ile birlikte üretimde Fordizm yerini Post- Fordizm' e bıraktı. Post-Fordist dönemde dünya genelinde hem işçilerin hem de hizmet çalışanlarının sayısı katlanarak arttı. Elbette bu artış, biçim değiştirmiş bir artış oldu. Fordist dönemin kitlesel işçi yığınlarının yerini, esnek çalışma ilişkileri kuran çalışanlar aldı. Üretim sistemlerinde bilgisayarların ve robotların kullanılmaya başlanması ile hesaplama gücü devreye girdi. Bu sayede üretim süreçlerinin elektronik ve bilgi teknolojileri ile otomasyonu sağlandı.
3.0; elektronikteki hızlı gelişim sonucu vakum tüpten transistöre ve cip üretimine varan ilerleme sonucu, 1970’ lerin ortalarından itibaren PLC denilen kontrol cihazlarının üretime girmesiyle başladı.
3. Sanayi Devrimi' nde sadece otomasyon sağlayan robotlar ortaya çıkmadı. Mikro işlemciler, günümüze göre ilkel bilgisayarlar da bu dönemde ortaya çıktı. Bu sanayi devriminin ilk meyvelerini 1980 döneminde aldık. 1980’ li yıllarda üretimde ve tüketimde büyük bir artış gerçekleşmiş, döneme göre lüks tüketim ürünlerine herkes ulaşabilir olmuştur.(İnsan kaynakları kavramı da bu zaman diliminde ortaya çıkmıştır.)
Ucuz işgücü, ters mühendislik ve üretim esnasında inceleme ile öğrenme Çin gerçeği bu dönemdedir. Çin sanayii gelişimi karşısında geri kalan Almanya bunun için kendi ülkesi yanında AB içinde karşı hamleyi başlatır….4.0
Endüstri 4.0 (Günümüz- Nesnelerin interneti (Internet of things) / Siber –Fiziksel Sistemler) En genel haliyle, internet aracılığıyla makinaların makinalarla iletişim kurup anlaştığı ve üretimi gerçekleştirebildiği karmaşık yapıları anlatmaktadır. Endüstri 4.0' ın İnsan Kaynakları' na katkısı; akıllı fabrikaların farklı çalışanları gerekli kılmasıdır.
Bu dönemde , üretilen üründen üretim yapan ortama kadar her türlü elektronik cihazın birbirleriyle iletişim içinde olması, iletişim gücü ile gerçekleşmekte ve internet süreçlerinin üretim aşamalarına entegrasyonu süreçler arası ağlar ile oluşturulmaktadır.
Makinelerde her bileşinin birbirleriyle haberleştiği, kendi kendine karar veren ve denetleyen üretim tesisleri hayal edilen ve ABD’ de 2010’ da başlayan bu yaklaşım, 2012’ den itibaren özellikle Almanya’ da bir devlet politikası haline getirilmiştir.
Alman Federal Hükümeti 2012 yılında Sanayi 4.0' da içeren 10 adet Gelecek Projeleri (Future Projects) kapsamında önümüzdeki 10-15 yıl için 200 milyar Euro fon ayırarak kendileri açısından geleceğe yatırım yapmış olup, Dünya' da ise , donanıma dayalı ürün ve süreç geliştirme işi, bu işi zaten yapagelen gelişmiş ülkelerde olacak ve Çin ve Uzakdoğu’ ya kayan rekabetçi üretim tekrar Avrupa ve Amerika’ ya geri dönecektir.
"No man , no touch, no light" ; Yapay zeka ile insansız fabrikalar devreye girecek ,ürünler el değmeden üretilecek ve hiçbir insanın çalışmadığı fabrikalarda ışık yakmaya bile gerek olmayacaktır.
Bu gelişim çerçevesinde İ.K açısından doğal seleksiyon ve insanlık evrimi olarak; 2 çesit insan arasında derin uçurumlar açılacaktır.. Biri akıllı, zengin, kültürlü ve olaylara bakış açısı geniş, diğeri ise görünüşü insan olan potansiyelini harcayan insanlar.
Endüstri 4.0 geçerli bir vasfı ve mesleği olan zeki insanlara ihtiyaç duyacak, üretimde insan faktörü olmayacağı için özellikle fabrikalarda mavi yaka alanında birçok işten çıkarmalar olacaktır.
Hizmet sektörünün çeşitlenmesiyle yeni meslekler, yeni ünvanlar karşımıza gelecektir.
İşsizler sonrası sosyal devlet olgusu; çalışmayan kişilere işsizlik sigortası vb. ödemeleri nedenleriyle ücret ve yan haklar yönetimi bambaşka bir boyut kazanacaktır.
Yetkinlikler, kariyer ve yetenek yönetimi farklı boyut kazanacak yetkinliklerin standartları çok üst seviyeye çıkacaktır. Örneğin; tüm çalışanlardan yazılım/ donanım mühendisliği yetkinliği istenebilecektir.
Big data ve bulut teknolojisi sayesinde home ofis, hayatımıza yerleşecektir.
Mülakatlar online olacak, işe alımları robotlar yapabilecek ve bigdata aracılığı ile sıfır hatayla mülakatlar gerçekleşecektir.
Motivasyon unsuru öne çıkacağından, İ.K’ nın maaşları yapan birim algısından kurtulup en öne çıkan değeri motivasyon yönetimi olacaktır.
Dördüncü sanayi devriminde üretim ve üretkenlik kas gücü ile değil hayata geçen fikirle, şirketlerin inovasyon kapasitesi ile doğru orantılı olacak. İnsanlar kas gücü yerine entellektüel birikimleri ile alın teri döküyor olacaklardır. Bu nedenle Endüstri 4.0’ ın en büyük zorluğu öncelikle insan kaynağıdır.
Türkiye henüz 3. Sanayi Devrimi' nin gereği olan otomasyon ve bilişim sistemlerine geçiş sürecini tamamlayamamıştır. Sanayiye genel olarak bakıldığında yüksek ve orta seviyede teknolojik yapıda sanayi kuruluşlarının ürettiği katma değerin toplam katma değer içinde sadece yüzde 25 olduğundan hareketle , bu manzara Türkiye’ nin şansını zayıflatmaktadır.
Bu nedenle; Türkiye ileri teknoloji üretimine öncelik verecek şekilde yapılanmalı ve bu konuda sürdürebilir politikalar oluşturmalıdır.
Endüstri 4.0 yetişmiş insan gücü için altın bir fırsat olup, daha çok teknik elemana ihtiyaç duyulacak, var olabilmek için nitelikli işgücü şart olacaktır. Genel olarak bakıldığında Endüstri 4.0 yetişmiş insan gücü kullanan ve bunu teşvik eden bir sanayi devrimidir. Gün geçtikçe vasıfsız insan gücünün çalışacağı sahalar azalacağından vasıflı insan gücü yetiştirmemiz, bugünden geleceğe yapacağımız en büyük insan kaynağı yatırımı olacaktır.
İnsan kaynağı yetkinliklerinden Müzakere, Aktif Dinleme ve Esneklik eski önemlerini kaybedecek duygusal zeka öne çıkacaktır. Buna bağlı olarak; işyerlerimizde mavi yakalı yerine artık beyaz yakalı kavramı öne çıkacaktır.
Ülke ve şirket olarak gelecekte bu yarış içinde olmamız için; teknoloji alanında izleyici olmaktan çıkarak teknoloji üreticiler kervanına katılmanın gerçek şartlarını oluşturmalıyız.
Duyuru ve haberlerimizi takip etmek için e-bültenimize kayıt olunuz.