Sizlere Worldfishing & Aquaculture dergisinden bir makaleden bahsetmek istiyorum bu yazımda.
Oxford Üniversitesi Nörofizyoloji Profesörü ve Kraliyet Doktorlar Koleji Onur Üyesi John Stein ile dünyanın en ünlü “balık yemekleri” şeflerinden Rick Stein Omega-3’ün faydaları hakkında bilgiler aktarmışlar.
Profesör John Stein, endişe verici boyutlardaki “batı tarzı” beslenmeden kaynaklanan Vitamin D ve Omega -3 esansiyel yağ asitlerinin eksikliğinin, prematüre doğumların, kardiyovasküler kalsifikasyon nedeniyle gerçekleşen kalp krizleri ve normal beyin fonksiyonlarının giderek zayıflaması (Alzheimer) hastalıklarının primer nedeni olarak gösteriyor. Öte yandan da yüksek tansiyon, artrit gibi geç yaşlarda görülen hastalıkların artık daha erken yaşlarda görünüyor olmasının da dikkate alınmasını belirtiyor.
Ringa, uskumru, sardalya, somon, alabalık, ton balığı ve hamsi gibi yağlı balıkların tüketilmesiyle ve D vitamin takviyesiyle bahsi geçen hastalıkların yaşamınızdan uzaklaştırabilineceğ ispatlanmış durumda. Ayrıca Profesör Polmont hapisanesinde yapılan beslenme değişikliği çalışmalarının sonucunda anti sosyal davranışların azaltılabildiğinin bulunduğunun da altını çiziyor. Fakat enteresandır ki çok az kişi balık yemeyi tercih etmiş.
Şimdi daha ilginç bir örnek geliyor; 1989 da yapılan bir çalışmada omega -3 ün kalbi koruduğu belirtilmiş. 2033 erkek aday ekxtra yağ, lif ve balık ile beslenen gruplar olarak ayrılmış. 2 yıl sonra ölüm oranları incelenmiş. Extra balık ile beslenen grupta kalp krizinden ölenlerin oranı 29% daha az bulunmuş. Yani, kaç yaşında olursanız olun, balık tüketimini en az haftada 2 öğüne çıkartın!
Yazıda beslenme alışkanlıklarının topografik yapı ile de ilişkili olduğu belirtilmiş. Japonların neden daha çok su ürünü tükettiği ve de uzun yaşadığı da buna bağlanmış; dağların baskın olduğu, tarım alanlarının az olduğu ülkede protein gereksinimi balık ve diğer su ürünlerinden sağlanıyor. Hatta eskimolar üzerinde yapılan bir diğer çalışma geldi aklıma; hiç kalp krizinden ölüm ve depresyon hastası yokmuş biliyor muydunuz! Eskimoların bulunduğu karikatürlerde bile en az bir kaç balık görmeniz mümkündür.
Dikkat çekici bir şey daha buldum makalede; balık stoklarının azalması ve ile alakalı alternatif arayışları sonunda “krill” denen bir başka canlıdan yüksek omega -3 eldesine ve hatta insan tüketimi için piyasaya sunulmasına başlanmıştı. (Yemci arkadaşlar iyi bilirler, oldukça pahalı bir balık yağı kaynağıdır). Krill kutup bölgelerinde yaşayan, kırmızı renkli bir canlı. Profesör planktonlar ile beslenen balinaların da neden kutuplar arasındaki uzun ve zorlu yolculuklara çıktığını da bu şekilde açıklıyor.
Sinir hücrelerindeki etkiler; Profesör Omega-3’ ün son 30 yılda yapılan çalışmalar ile sinir hücrelerinin etkinliğini arttırdığı yönünde bugulara da ulaşmış. Ayrıca “Akdeniz beslenme tipinde” Portekiz, İtalyan ve Yunanistan İspanyol beslenme alışkanlıklarında haftada 2 defa balık tüketildiği ve taze sebze ve meyveler ile desteklendiğini söylüyor ve ekliyor; tarihte de yağlı balıklarla beslenen toplumların fiziksel ve mental olarak daha sağlıklı ve en az 10 yıl daha uzun yaşamışlar.
Haydi Türk halkı balığa!
Dengeli beslenin fakat içinde mutlaka balık olsun!
Çünkü ne yerseniz o’sunuz!
Duyuru ve haberlerimizi takip etmek için e-bültenimize kayıt olunuz.