Taraftarlar; Olimpiyatlardan sonra en büyük spor organizasyonu olan FIFA Dünya Kupası'na 2014 yılında Brezilya ev sahipliği yaptı ve dünyanın en popüler spor dalı olan futbola ilgi yine çok fazlaydı. Finallerde 5 kıtadan 32 ülkenin takımı yer aldı. Maçlar Güney Amerika kıtasındaki Brezilya’ da olmasına rağmen Kamerun’dan Japonya’ya Gana’ dan Bosna Hersek’e Avustralya’dan Cezayir’e Rusya’dan Portekiz’e kadar dünyanın dört bir yanından futbol sever ülke takımlarını desteklemek için tribünlerde yerlerini aldılar. Özellikle taraftarlar açısından baktığımızda maçların anlamı ise futboldan çok daha fazlaydı. ABD, İran, İngiltere, Arjantin gibi yakın geçmişte politik ve askeri sorun yaşayan ülkelerin taraftarları da aynı turnuvada hatta aynı maçlarda yeraldılar. Tüm ülke seyircileri sporun ruhuna yakışır bir şekilde tribünleri ikiye bölme gibi bir uygulama olmadan, tribünlerde heryere dağılmış vaziyette karışık olarak yeraldı ve hiçbir problem yaşanmadı. Zaten bu tür büyük organizasyonların hedefi sporun birleştirici yönü ile neticeden çok barışı ve dostluğu ön plana çıkarmasıydı ve bu yönüyle çok güzel görüntüler izledik.
Ülkemizde ise süperlig maçları 29 Ağustos 2014 tarihinde başlayacak. Dünya Kupasında izlediğimiz taraftar profili gibi kötü söz ve davranışların olmadığı, centilmenliğin ön planda olduğu, sporun ruhuna uygun tribün manzaraları görmek en büyük dileğimiz. Maçlardan olumlu izlenimler ve güzel duygularla ayrıldığımızda ise bu ruh hali günlük yaşantımızda, işyerinde ve aile ortamında aynı şekilde devam edecektir.
Takım; Dünya kupasında birinci turdaki elemelerden final maçına kadar çok zevkli ve sonuçları itibari ile bir hayli ilgi çekiciydi. Her ülke kendine güveniyordu. İspanya son dünya şampiyonu benim derken Arjantin dünyanın en iyi futbolcusu olan Messi bizde diyordu. ABD biz de futbolu öğrendik derken İngiltere tüm dünyaya futbolu biz öğrettik diyerek mağrur bir davranış sergiliyordu. Portekiz ise Fifa tarafından dünyanın en iyi futbolcusu seçilen Ronaldo’ya güvenirken Brezilya Neymar’a güveniyor ve ev sahibi olma avantajı ile kupa bizim diyordu. Fransa ve İtalya ise geçmiş başarıları ile övünerek bu işi en iyi biz biliriz havasındaydı.
Bir ülke ise 8 yıldır aynı teknik ekip ile planlı ve organize bir şekilde yıllardır hedefine hazırlanıyordu. Ne dünyanın en iyi kalecisi ne de en iyi golcüsü bizde diyordu. Biz bir takımız ve gücümüz takım olmaktan geliyor diyordu. Evet öyle de oldu ve kupayı dünya yıldızlarının olduğu ülkeler ya da biz geçmişte çok kazandık diyenler değil de istikrarlı bir şekilde çalışarak biz takımız diyen Almanya herkesin takdirini alarak ve hakederek kupayı kazandı. Kupayı kazanmasındaki en büyük etken ise elbetteki takım olmalarıydı.
Burada benzerlik kuracağım nokta şirketimizin kurulduğu yıldan beri faaliyet gösterdiği her alanda takım çalışması içerinde hareket etmesi. Aksi halde bu kadar uzun yıllar faaliyet gösterebilmek mümkün değil. Bizler şirket çalışanları olarak departmanlar arasındaki iletişim ve işbirliği ile kurumsal değerlerimizin başında gelen “önce tüketicilerimiz ve müşterilerimiz” anlayışı doğrultusunda tüm iş ortaklarımızla birlikte tam bir takım çalışması içerisindeyiz. Onun için yıllardır artan bir başarı ve genişleyen bir çalışan ve müşteri ağına sahibiz. Kurucumuz Sayın Selçuk Yaşar’ın dediği gibi "Bilim, Birlik, Başarı" anlayışı ile uzun yıllar kaliteli ve sağlıklı ürünler üretmeye devam edeceğiz.
Duyuru ve haberlerimizi takip etmek için e-bültenimize kayıt olunuz.